Kral Çıplak!…

2016 yılının son büyük turnuvası olan 15 Temmuz Şehitleri Türkiye Büyük Erkekler Ferdi Boks şampiyonası geçtiğimiz hafta Bursa’da düzenlendi.

Tam Katılımlı Protokol

Devlet erkanının bu şampiyonaya ilgisi gerçekten de alkışı hak etti. Sayın Bursa Valimiz İzzettin Küçük finalleri baştan sona izledi ve madalyaların bir kısmını da kendisi taktı. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Altepe de sanırım 3. maçtan 10. maça kadar tüm karşılaşmaları seyretti. Fuat Alpaslan ile birlikte o da sporculara hediyeler takdim etti, başarılı sporculara madalyalarını verdi. Vali Bey de Sayın Altepe de TRT’de boksu öven konuşmalar yaptı ve desteklerini eksik etmedi. Asbaşkan Hasan Kartal’ın sporculara olan şefkati de dikkatimden kaçmadı.

Turnuva Kötü Başladı

İlk turlarda Türkiye şampiyonasına katılan boksörleri görünce içimden istemsizce “eyvah” dedim. Kimi ilk rauntta pes ediyor, tek yumruk bile atmadan havlu geliyor, kimi sakatlanıp bırakıyor, kimi zar zor 3 raunt çıkarıyor ama ringde yaptığı şeyin boksla uzaktan yakından herhangi bir ilgisi yok. Üst düzey kaliteli boksörlerimizden bahsetmiyorum. Demek istiyorum ki Türkiye Şampiyonasına Katılan Tüm Sporcular aynı yüksek kalitede olmalı. Bir adım önde olanlar turu geçmeli…

Devşirme Boksörler Türkiye Şampiyonu Bile Olamadı

Devşirme sporcu olarak getirilen ve madalya beklenen yabancı boksörler; bırakın olimpiyat, dünya veya Avrupa şampiyonu olmayı, Türkiye şampiyonu bile olamadı. Bu şampiyona devşirme sporcular tartışmasını tekrar alevlendirecek gibi görünüyor.

Tribünlerde Büyük Boşluklar Dikkat Çekti

Girişler ücretsiz olmasına rağmen tribünler maalesef bomboştu. Bu denli önemli bir şampiyonaya bu kadar az seyirci gelmesi, organizasyon yeterince duyurulamadı mı ve bu konuya gereken önem verilmedi mi sorularını akıllara getiriyor. Finalde şeref tribününde bir hareketlilik vardı; bu da daha önce değindiğim geniş katılımlı protokol sayesindeydi. Tribünlerde sadece işi olanlar bulunuyordu…(Boksör, Antrenör, Yardımcılar ve çok az sayıda seyirci)

Türkiye Şampiyonası Nasıl Olmalı?

Önce şehir bazında düzenlenecek turnuvalarda muazzam bir çarpışma, sonrasında bölge şampiyonalarında kıran kırana bir eleme, ardından da Türkiye şampiyonasında ilk turdan itibaren ülkenin en iyi boksörlerinin kozlarını paylaştığı enfes mücadelelerle geçen bir Türkiye şampiyonası, bu spora gönül vermiş herkesin ortak hayali. Ülkenin temel taşı spor kulüplerini bir kenara koyarsak, seçim stratejilerinin bir parçası olarak günübirlik kurulan kulüplerin yoğun iştiraki bu turnuvaya damga vurdu. Bazı şehirlerde bırakın turnuva düzenlemeyi, şehir şampiyonası yapmayı, çoğu sıklette tek bir boksör bile yok. Bu durumda şehir şampiyonası yapmak da imkansız hale geliyor.

“Ya falanca şehirde boksör yoksa” demeyeceğim, olmalı! O yetenekleri bulmak da idarecilerin görevi. Benim sosyal medya hesaplarım maça çıkmak isteyen yüzlerce boksör adayının mesajlarıyla dolu ama onlarla uğraşmak isteyen pek de kimse yok gibi.

Örneğin bir şehirde alelade bir boksör çıkıyor, Türkiye şampiyonasına giriyor, kurada şansı yaver giderse bronz madalya bile alıp geri dönebiliyor. Normalde bırakın değil Türkiye şampiyonasında madalya almak, bölge şampiyonalarına bile katılmaması gereken bir profilden bahsediyorum. Ama şu konuda da sporcuları kutlamak isterim; her şeye rağmen engelleri aşıp, saatlerce yol çekip maça çıkmaları, onların ne kadar azimli olduğunu da ortaya koyuyor.

Kemerler Hayal Kırıklığı Yarattı

Turnuvada verilen şampiyonluk kemerleri sanki kartondan yapılmış gibi görünüyor. Amerika’yı yeniden keşfetmemiz gerekmiyor. WBC, WBA, IBF ve WBO Federasyonlarının kemerlerini hiç mi görmediniz mi? Bizim sporcumuz bu kemeri salonunun duvarına assa, kimseye o kemeri gösterip 80 milyonluk Türkiye’nin şampiyonu olduğuna inandıramaz. Daha kaliteli ve görkemli kemerler yapmamız gerekiyor. Maliyeti bahane etmeyelim; 10 tane sıklet var, devletimizin verdiği bütçe de yeterli. Eğer yetersiz geliyorsa, gereken bütçeyi bulmak da yine idarecilerin görevi.

Ama itiraf etmeliyim madalya takma seramonisi güzeldi, hiç aksamadı. Plaketler havada uçuştu. Sponsorların verdiği ödüller olmasa şampiyonlar gazozuna bile yapılmamış olacak gibi bir ortam var. Şimdi biri çıkıp ‘’Türkiye Şampiyonluk madalyasını itibarsızlaştırma, onun hiç mi önemi yok’’ demesin sakın, çünkü konu o değil!

Boksörlere Günlük 33 TL Yevmiye

33 TL günlük yevmiye ile geldikleri Bursa’dan Van’a, Iğdır’a, Trabzon’a canım boksörlerimizin geri dönüşleri nasıl oldu aklım hala orada. Spor Bakanlığından ve Spor Toto’dan gelen yıllık 8.7 milyon TL bütçe nereye harcanıyor? Federasyonun yıllık 10 milyon lirayı aşan bir geliri var.

Gelelim Maçların Kalitesine

İlk turların ne denli düşük profilli mücadelelere sahne olduğuna daha önce değinmiştim. Şimdi gelelim final turlarına. Yarı final maçlarına baktığımızda yerden kalkamayan, maç içinde sürekli birbirlerini yere yuvarlayan boksörleri gördük. Kondisyon konusunda çok ciddi eksiklerimiz var. Hele bir 81 kilo yarı final maçı vardı ki sormayın gitsin! Diyarbakır’dan Enes adında bir kardeşimiz gücünün yettiğince yarı finale çıkmış ve karşısında Beşiktaş Kulübünden Cem Karlıdağ. Kalite anlamında iki boksörün arasındaki uçurumunu anlatamam, tekar da olsa izlemeniz lazım. İlk turdan değil yarı finalden bahsediyorum; 80 milyonluk Türkiye’nin bu sıkletteki en iyi 4 boksörünün yarıştığı turdan. Zaten ilk rauntta Cem, Enes Arabacı kardeşimizi ilk net yumrukta nakavt etti. Çocuk dakikalarca nerede olduğunu bile hatırlayamadı. Allah vermesin ama Cem yarı final öncesi sakatlansa yarı finale çıkamasa Enes final yapacaktı. Orada durumu düşünün… Bırakın ilk turları, yarı finalde bile çoğu karşılaşmada kalite farkı ayna gibi netti. Bu da en başından itibaren yetersiz bir eleme süreci geçirildiğini bir kez daha kanıtladı.

TRT Türk olayı!

Finallerin tamamı TRT Türk’ten canlı yayınlanacaktı. Ancak en önemli sıklet olarak kabul edilen +91 kilo final maçı birden bire akıştan çıktı. Neden mi dersiniz? Çünkü o sırada TRT Türk’ün programı başka bir yayına devam etmesi gerekiyormuş. Madem öyle, organizasyon neden 12:00’de değil de 13:00’te başladı! Ya da tamam Balıkesirspor maçına bağlanılmış…Diyelim canlı devam edemediniz. O zaman en azından bu kritik mücadeleyi canlı anlatımla kaydedip Balıkesirspor maçından sonra banttan veremez miydiniz? Maalesef bu da olmadı. Bir futbol maçı yayınlayıp, penaltı atışlarına geçildiği sırada yayını kesebilir misiniz? İşte bu turnuvada boksa reva görülen muamele buydu. Bunlar tamamen planlama eksikliğinden kaynaklanan çok ciddi hatalar. Biz bu tür yayınlar için 1 hafta toplantılar yapıyoruz, planlamanın kusursuz olması için gecemizi gündüzümüze katıyoruz. “Madem bu kadar iyi biliyorsun sen yayınlasaydın o zaman” diyecek kardeşlerim için de şunu söylemek isterim; bu organizasyonun halihazırda bir yayıncısı var zaten. Problem yayıncı bulunamaması değil; mesele iletişim kopukluğu ve planlama hatası.

Önder Şipal vs Abdulkadir Köroğlu Jübile Maçı

İki emektar boksör ve kalitesi diğer boksörlere göre çok üstün olan iki isim 75 kilo finalinde karşı karşıya geldi. 3 raunt süren finalde iki boksör de torba döver gibi birbirlerini hiç üzmeden karşılaşmayı tamamladılar ve mücadeleyi puanla Önder kazandı. Tribünlerin şaşkınlıkla izlediği maçtan sonra yapılan açıklamada karşılaşmanın Abdulkadir Köroğlu’nun kariyerinin son maçı olduğu söylendi ve bu sebeple mücadelenin antrenman havasında geçtiğinin altı çizildi. İki boksörü de iyi tanırım. Karakter olarak her ikisi de mükemmel sporcular. Tüm boksörlerimiz gibi ahlaklı ve değerli isimler. Sadece şunu hatırlatmak isterim. Bernard Hopkins, daha bir hafta önce, 51 yaşında çıktığı jübile maçında tüm dünyaya bir kariyer finalinin nasıl büyük bir kaliteyle yapılacağını göstermişti. Keşke “Kariyer Finali” adını hak edecek bir şekilde tamamlasalardı da Köroğlu ve Şipal hafızalara bu şekilde kazınsaydı.

2020 Tokyo Olimpiyatlarına Kim Gider?

2020’de ülkemizi Tokyo olimpiyatlarında temsil edecek boksörlerimiz kimler olacak? Şampiyonların isimleri belli. Bakalım bunlardan hangileri Avrupa ve dünya şampiyonalarında direk milli takıma giderek ülkemizi temsil edecek? Mantık olarak kim gitmeli? Tabi ki Türkiye şampiyonu kimse o gitmeli, öyle değil mi? Türkiye şampiyonu bile olamayan devşirme boksörler mi, yoksa Türkiye şampiyonları mı? Hep birlikte takip edeceğiz!

Sormuşlar Bilgehan’ın Burada Ne İşi Var Diye!

Aslında cevap vermeye değmeyecek bir konu ama ben yine de bu gülünç sorunun cevabını vereyim. İstanbul’da yaşıyor gibi görünsem de ben 3 yaşımdan beri Bursa’dayım, nerelisin diye soran olursa da, Bursalıyım. İkincisi ben boks spikeriyim ve yeni bir şeyler öğrenmek için her daim boks izlerim. Ayrıca ben vatandaş olarak geldim izliyorum, bundan kime ne? Bazıları “Boksör bakıyor” demiş. Kim için bakıyorum? Ben promotör müyüm? Değilim! Beğendiğim boksör ne işime yarayacak? Hiç bir işime! Sadece ileride önemli bir yere gelirse “Ben onu amatör yıllarından beri takip ediyorum” diyebilirim, hepsi bu! Ben dünyanın her yerinde maç izliyorum, pek tabi kendi memleketim olan Bursa’daki organizasyonları da takip edeceğim. Ahmet Cömert’i de pek kaçırmam herkes bilir…

Başkan’ın Yemek Konuşması

Boks Federasyonu Başkanı Sayın Eyüp Gözgeç’in de katıldığı yemekte de bazı detaylar gözüme takıldı. Yemeği düzenleyen eski başkan adayı ve Bursa’nın en önemli iş adamlarından Fuat Alpaslan’dı.

İlk olarak Sayın Alpaslan’a söz verildi. ‘’Konuşulacak çok şey var ancak bu bir yemek tertibi olduğu için burada sorunlar masaya yatırılmamalı ben hepinize afiyet olsun diyorum. Tek isteğim insanların ötekileştirilmemesidir. Hak edene hakkı verilmedir’’ dedi ve 2 dakika 40 saniye süren konuşmasının ardından mikrofonu başkan Sayın Başkan Gözgeç’e devretti.

Sayın Başkan da “Bu bir yemek, burada konuşmamak lazım” dedi fakat sofradaki yemekler kaldırılana kadar konuşmaya devam etti. ‘’Neden bu yemeğe bu kadar az kişi gelmiş. Katılım çok düşük’’ diye başladı söze. (Halbuki masa yetmeyince ek masalar konuldu, yer kalmamış bir ortamdan bahsediyoruz. Konuşma kürsüsünün arkasında boşluklar vardı ancak orası rezerve dışı bir alandı. Kısacası en son şef garsona sorup cevabını aldığım üzere 178 kişilik hesap ödenmiş) Neyse sonra ‘’Başarısız olan ben değilim, siz kulüp antrenörlerisiniz. Sizin yüzünüzden spor bakanlığında tepkileri ben göğüslüyorum’’ şeklinde 2. bir salvo geldi. Bunda az da olsa haklılık payı var ama sporcu harcanmasının önünü açan maalesef Sayın Başkan Gözgeç’tir.

Açın Boksörlerin Önünü

Bir boksör spora başlayacak diyelim. Soru şu: neden? Boks yapınca ne olacak ki? Koca ülkede son dönemde sadece rahmetli Sinan Şamil Sam ve Selçuk Aydın elle tutulur bir başarı ortaya koydu. Şimdilerde ise Avni Yıldırım profesyonelde ön planda! Başka? Yok! 80 milyonda topu topu 3 isim. Hani milyonda 1 denir ya bu da 80 milyonda 3. Yani ortada bir hedef yok, çünkü önleri tıkalı. Açın bu yolları ve yıkılsın ortalık! Bahram’ın yendiği Oleksandr Usyk WBO dünya şampiyonu oldu ve milyon dolarlar kazanıyor, Furkan Ulaş’ın yendiği Luke Campbell olimpiyat şampiyonu oldu ve İngiltere’de Kraliyet üyeliğine yükseltildi! Bunlar saymakla bitmez inanın. Ali Eren’in nakavt ettiği Fransız Tony Yoka, son olimpiyatta ağır sıklet şampiyonu oldu. Bizim gençlerde büyük cevher var. Ama artık hepsi isteksiz. Konuşuyorum bir çoğu ile “Böyle gelmiş böyle gider” diyorlar. Profesyonel olmak isteyen boksörlere “Bu kulüpten gidersen bir daha giremezsin” diyenler var. Avni gitti de fena mı oldu? Fatih Keleş gitti, Ali Eren Demirezen gitti fena mı oldu? Bu tip yöneticiler derhal sistemden uzaklaştırılmalı. Kulüpler kimsenin babasının malı değil! Kimi nereden kovuyorsunuz! Adam 10 yıl o kulüp için ter dökecek, sonra profesyonel bir karar aldı ve bu da sizin hoşunuza gitmedi diye kulübe bir daha sokmayacaksınız. Hepiniz gidersiniz başarılı olanlar kalır!

Devam Edelim Yemek Olayına

Sürekli konuyu şehitlerimize getirerek konuşmasını turnuvaların, madalyaların bu dönemde ne önemi var noktasına getirdi Eyüp abimiz. Ancak şu da unutulmamalıdır ki ülkemizin Cumhurbaşkanı her ne şartta olursa olsun “Sporda başarı olmazsa olmazımızdır” diyor! Bu mantığa göre; eğer başarının hiç bir önemi yoksa, Spor Bakanı Sayın Akif Çağatay Kılıç da bu olaylar yatışana kadar görevi İç İşleri Bakanına devretsin. Böyle bir şey düşünülebilir mi? İki konuyu bir birine karıştırmamak lazım.

Zor günlerden geçiyoruz. Terör belası ülkemize her koldan saldırıyor. Bunu yapanlara ve destek verenlere lanet olsun! Türkiye Şampiyonasının 15 Temmuz şehitlerine atfedilmesi ne kadar yerinde ve doğru bir düşünceyse, bunu başarısızlığa kalkan olarak kullanmak da bir o kadar yanlış.

Aslında Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Kılıç’ın tepkisi nasıl olmuştu. Kendisi bir mülakatında ‘’Başarısız Federasyon başkanları derhal koltuğunu terk etsin’’ demişti. Ama Sayın Gözgeç, mevcut federasyonun seçtiği delegelerin oy kullandığı bir düzende seçime gitti ve adaysız seçimde tekrar başkan belli oldu. Bir de haber gördüm, ‘’Gözgeç tüm oyları alarak başkan oldu’’ diye. Başka aday yok ki zaten! Bu rekabetsiz ortamın yaratacağı sıkıntılar ilk günden belliydi ve öyle de oldu.

Yemekler Buz Gibi Oldu

Başkan konuşmaya başlar başlamaz özellikle öndeki masalarda bulunanlar, başkana ayıp olmasın diye yeni gelen yemeklerini yemeyi durdurdu. Konuşma öyle uzundu ki yemekler bildiğiniz çöp oldu. Halbuki neden yemiyorsunuz? Fuat Alpaslan konuşurken sayın başkan sırtı dönük olarak yemeğini yemeğe devam etti ve hiç istifini bozmadı. Zaten konuşmada yine o klasik cümleler vardı, ‘’Olimpiyatta madalya yoksa başarı yok diyorlar. Yıldızlarda aldığımız madalyalar başarı değil mi? Bunlar gazozuna maçlar mı?’’ dedi. Sadece Olimpiyat mı, ne dünya şampiyonasında, ne de Avrupa şampiyonasında büyük erkeklerde madalyamız yok. 2007’den beri dünya şampiyonasında, 2008’den beri olimpiyatlarda ve 2011’den beri de Avrupa şampiyonalarında madalyamız yok!

Bitmek Bilmeyen Konuşma

Elhamdulillah ben de iyi bir müslümanım ama sayın başkanın konuşması bir cami imamı hutbesi gibiydi. Babam ilahiyatçı ve dedem de müderris mertebesinde çok iyi müslümanlardır. Sakın şimdi bu hutbe sözümü beni din düşmanı ilan ederek itibarsızlaştırma yoluna da gidilmesin. Millet sizden hizmet bekliyor, hutbe konuşması değil. Hangi sporcuyu evinden aldınız Bursa’da salona getirdiniz, hangi sporcu o gün karnını tam olarak doyurdu diye kontrol ettiniz. Ama siz 500 S Mercedeslerle salona gelip gittiniz… Kurduğunuz berbat ötesi sistem sebebiyle antrenörü, kulüp yöneticisi ve sporcusu resmen bezmiş durumda, sporcular amaçsız bırakılmış. Bursaspor ve Bursa Büyükşehir Belediyesi yaptığı transferlerle boksa iyi bir hava katmış. Fenerbahçe ve Beşiktaş bir de Trabzon’u çık ülkede boks yok boks. Konuşmada sayın başkan diyorsunuz ki ‘’Halk bizden güzel ahlaklı sporcu bekliyor’’ ne yani bu boksörlerimize ahlakı siz mi veriyorsunuz? Sayın başkan sporcularımızın ahlakı konusunda hiç sıkıntısı yok! Siz kaçıncı dönemdir başkansınız hala yeni kurduğumuz sistemle büyük başarılar gelecek diyorsunuz. Yıldızlarda, gençlerde madalyalar geliyor diyorsunuz. Zaten ben tarih boyunca gençlerde, yıldızlarda madalya alınmadığını görmedim ki! Her dönem alınıyor. Sonrası hüsran. 210 ülkenin bulunduğu dünyada sadece 20 ülkenin katıldığı şampiyonalarda madalya almanın hazırlık maçından hiçbir farkı yoktur. Eskiden Ahmet Cömert’te 60-70 ülkeden aşağıya katılım olmazdı şimdilerde bozuk sistem sayesinde şimdi 10’ü geçmiyor ülke sayısı. Bu ülke tanıtımı için de büyük bir kayıptır.

Konuşmalarınızda hangi hatalarınız varsa hepsini başkası yapıyormuş gibi millete söylüyorsunuz. Konuşmanızın sonunda kuvvetli alkışlayanlar oldu ama kimse yemiyor inanın. Alkış her yerde var işte. Ama yeni gelen Kübalı bir antrenör vardı bizim masada, o alkışlayamadı çünkü başkanın ne dediğini anlamıyordu. Yanındaki tercüman konuşmanın tek bir cümlesini bile tercüme etmedi. Bunu net bir şekilde gözlemledim.

Ne boksu bırakan efsanelerimiz için ne de boksa devam eden gençlerimiz için hiçbir projenizin olmadığını gözlemliyorum. Kim açta kim açıkta! Vefat eden efsane boksörlerimizin aileleri için nasıl bir çalışma yaptınız onlara nasıl yardımlarda bulundunuz?

Sayın Başkan Sizden Bir Talebim Var!

Şimdi ayağa kalksam başkan desem 2-3 soru sorsam bu yemekte konuşulacak konu değil deyip siyasetçi bir konuşma ile beni milletin gözünde ters köşeye yatıracaktınız. Sormadım, kalkıp sorsaydın diyeceksiniz! Benim bir talebim var. Canlı yayında sizinle bir münazara yapmak isterim tüm Türkiye’nin önünde! Eğer kabul ederseniz! Yada TV olmasın sizin dilediğiniz bir platformda WBC gibi bir kongre yapalım sevapları, günahları konuşalım hep birlikte. Herkes çıkıp konuşsun, medyacısı, antrenörü, boksörü, kulüp yetkilisi, bu işe gönül vermiş herkes.

Önerilerim Neler?

Yazdıklarımın tamamı sporun gelişmesi içindir. Kimseyi tek başına hedef almamakla birlikte yapıcı ve gelişmeyi teşvik edici mahiyettedir.

• İşbirliği içinde daha iyi bir boks camiası için el ele verilip bu hatalardan derhal geri dönülmesini öneriyorum.
• Komisyonlar kurulup hataların tespitini öneriyorum. Her mahalleden her alandan sporcu taraması öneriyorum.
• Türkiye Şampiyonasının yetersiz olduğunu ve bu sistemdeki maç sayısı ile bir yere varılamayacağını, Lig kurulmasını ve bu ligde kulüplere para yardımı yapılmasını, bu para yardımının da kulüp yöneticilerinin insiyatifine bırakılmadan, denetim yapılarak sporculara harcanmasının teminini öneriyorum.
• Profesyonel boksörlerin küstürülmemesini ve her daim sistemin içinde tutulmasını öneriyorum.
• Oy kullanacak delegelerin mevcut federasyonca belirlenmesini şiddetle reddediyorum ve bu sistemin tarihe karışması gerektiğini bildiriyorum.
• Seçimlerin, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gibi bağımsız bir kurum oluşturularak şeffaflaştırılmasını öneriyorum. Hatta tüm federasyon seçimleri YSK gibi bir yapı tarafından gerçekleştirilmeli ve tüm itirazlar da oraya yapılmalı.
• Federasyonlar için başarı kriterleri gelmeli. Üst üste 2 kez olimpiyatta madalya alamayan yönetim kendiliğinden düşmeli.
• Kulüplerde yönetici olup, pahalı harcamalarıyla gündeme gelen, son model arabalarla gezerken sporcuları aç susuz bırakan profili de sistemden atmanızı öneriyorum. Eldiveni olmayan boksörün yöneticisinin bilmem kaç bin dolarlık ayakkabısı olamaz…
• Tüm sporcuların performans karnelerinin olmasını ve gün gün, hafta hafta raporlanmasını, sporcu sabah kalktığında kalp atım sayılarının federasyonca bilinmesini öneriyorum.
• Boksörlerin yıldızlama ve puanlama sistemine tabi olması gerekiyor. Bu sistem acilen getirilmeli. Kazandıkça puan almalı ve maçı kazanma şekline göre de puanı değişmeli.

Arayan soran olursa makamlardan 12 maddelik bir öneri paketim daha var, özel olarak sıralarım.

Sayın Başkan Eyüp Gözgeç ile yüz yüze gelmekten de mutluluk duyarım. Her zaman da geliyoruz zaten. Bu yazımın ardından beni aramasını da isterim. Kendisi ile bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde de tartışmaya hazırım.

Bu tespitlerimi ciddiye almanızı öneriyorum. Bu sistemde 100 yıl geçse olimpiyatlarda madalya alamayız. Pardon 100 yıl mı dedim, insanlık var oldukça alamayız diye düzelteyim!

Boksu seviyorum Siz de Sevin…